Salt “koruyacağım, izin vermem yıkmanıza” diyerek korumak zorunda olduğun şeyleri koruyamazsın!

Bugün yaratılan korku imparatorluğu dağları aşmış durumda.

Cumhuriyet, kurtuluş savaşı sonrası kazanımlar, işçi sınıfının mücadelesi sonucu alınmış haklar, insan hakları için verilen mücadeleler sonucu kazanımlar bir bir yok edilirken bunlar elimizden bir bir giderken “durun yapamazsınız biz onları yıkmanıza izin vermeyiz” diyerek onları korumamız hatta ileri taşımamız mümkün değildir!

“Rüzgar eken fırtına biçer” siyasal derinliğini ve politik yaklaşımını kaybetmiş bir toplum siyasal ve politik kazanımlarını kuru söylemlerle geri kazanamaz. Kuru söylemlerle halkı ikna edemez, kitlesini diri tutamaz.

Evet bizler rüzgar ektik, hemen yanı başımızda ideolojimize kazma vurulurken sessiz kaldık, değerlerimiz baltalanırken seyrettik, cumhuriyeti, laikliği, insan haklarını yerle bir ederlerken görmezden geldik ve şimdi fırtına biçiyoruz.

Peki çare ne?

Nasıl kurutulacağız bu fırtınadan?

Neyle kurutulacağız bu çöküşten?

Çare?

SOSYAL DEMOKRASİ

Nasıl kurtulacağız?

Sosyal Demokrasinin siyasal söylemlerini, ekonomik politikalarını ve insan kaynaklı yaklaşımını halka ulaştırarak.

Neyle kurtulacağız bu çöküşten?

Sosyal Demokrasinin yaşam felsefesinin ve ideolojik derinliğinin neye tekamül ettiğini anlatacağız.

Halkın yaşam koşullarının çöküntüye uğradığı bu dönemde suni gündemlerle Neo Liberal ekonomik politikaların nasıl kamufule edildiğini anlatacağız halka.

Yaratılan ekonomik bütçelerin halktan kopuk, halkın çıkarlarından uzak, halkın hiç bir yarasına çare olmadıklarını göstereceğiz. Örneğin, silahlanma ile ödenen milyarların milletin fakirliğine çözüm olmadığı gibi onları nasıl bir kaosun içene sürüklediğini anlatacağız.

Bütçesi çökmüş bir halk yığının aslında nasıl bir borç ve işsizlik batağının içinde kaldığını göstereceğiz.

Üretimin, sanayinin, tarımın nasıl çöküntüye uğratılıp küresel kapitalizme nasıl mahkum edildiğimizi göstereceğiz halka.

Sağlık, eğitim sistemi ve sosyal politikaların nasıl oyalama taktikleri ile halktan uzak onların aleyhine işletildiğini ispatlayacağız.

Tüm bu çöküntülerin ülkede yaşanan suni gündemlerin ardına nasıl gizlendiğini, temelde yaşananın bir kapitalist sömürü olduğunu, halkın bu sömürü ile nasıl fakirleştiğini, yapılan sözde hizmetlerle göz boyandığını bunların dahi yapılırken halkın nasıl bir borç batağına sürüklendiğini ortaya koyacağız. Bugün otoyollardan, köprülerden dolayı yapılan sözleşmelerle devletin ve dolayısı ile halkın geleceğinin nasıl ipotek altına alındığını fark ettireceğiz.

Ve sonunda neden SOSYAL DEMOKRASİ’nin tüm bunlara çare olduğunu anlatacağız.

Neyle anlatacağız? Politik derinliği güçlü, sosyal demokrasinin ilkelerini özümsemiş, gündemi iyi tahlil eden, gündem içine sıkışmadan halka gerçek gündemini anlatan il, ilçe başkanları, milletvekilleri, belediye meclis üyeleri ve parti kadrolarıyla anlatacağız. Halkın gerçekleriyle anlatacağız.

Kısacası SOSYAL DEMOKRASİYİ öğrenecek ve çarenin Sosyal Demokrasi olduğunu anlatacağız.

Not: Bir daha ki yazının konusu nedir bu SOSYAL DEMOKRASİ.

İsmail AYDIN