Harem’in manası = Mahrem, haram
Harem: Herkesin girmesine müsaade edilmeyen yer. Kadınlara mahsus oda. (Misafirlere ve erkeklerin girmesine müsaade edilen yere de “selâmlık” denir.)
Harem Osmanlı’da bir okulmuş..!
Tarihe şöyle bir bakıyor insan bir tane dahi mi olmaz bilime, ilime damga vuran bir harem kadını pardon! (hatunu)
Harem de cariyeleri askerî/idarî hiyerarşinin tepesine yakın erkekler için uygun eş sağlama amacıyla eğitilirlerdi. (alıntı)
Demek ki neymiş? Harem de kadın (hatun) erkeklere özel hizmet için hazırlanan ikinci sınıf bir insanmış.
Harem eğitimi ilme, bilme, insanlığa hizmet etmiş olsaydı bugün Osmanlı haremin den çıkmış onlarca kadın (hatun/cariye) dünyanın en iyi noktalarında insanlığa hizmet etmiş kişiler olarak anılırlardı.
Onlar sadece erkeklerin özel hizmetlerine, arzuları, rızaları dışında hizmet vermeleri için zorlanan, hayatlarını köhne duvarlar arasında geçiren, yerlerinden, yuvalarından edilen ailelerinden koparılan gencecik kızlar ve kadınların oluşturduğu bir köle topluluğundan başka bir şey değillerdi.
Harem eğitiminin en güzel temsili örneği şimdiler de Arap’lar da görebiliriz. Bir erkeğe üç kadın.
Ve bu kadınlar köle gibi para ve mal karşılığında babaları hatta dedeleri yaşında ki uçkur düşkünü bunaklara peşkeş çekilen, SEX kölelerinden başka bir şey de değildir.
Harem’de madem bu kadar eğitimin üst sınırda olduğu söyleniyor! Neden kızlar ve kadınlar zorla alı konuluyordu saray zindanlarında?
Düşünün bir kere okumayı, yazmayı öğreneceksiniz; insanlığa hizmet edecekseniz ise neden bunu kapalı, gizli, saklı yapacaksınız?
Eğitim de köçek gibi oynamayı, erkeklerin özel hizmetlerine gönderilmeyi, onları memnun etmeyi, onlara erkek evlat doğurmayı bir eğitim biçimi sayıyorsanız gelinilen nokta sözün bittiği yerdir!
Osmanlı haremine alınan hadım erkek hizmetçiler (tavaşiler) iki gruba ayrılmıştı: Ak Hadımlar ve Siyah hadımlar.
Erkekleri de hadım eden bir zihniyeti insan nasıl över ve nasıl bir eğitim merkezi der ?
Şimdi sorun baklım kaç tane genç kız, kaç kadın gönüllü olarak harem’de olmak ister.
Bu harem Muhteşem Yüzyıl’ın haremi değildir dikkat çekerim!
Orada bile kadınların nasıl aşağılandıklarının bir kanıtıdır.
Hiç bir şey filmlerde ki gibi pembe değildir.
Vur patlasın, çal oynasın.
Harem duvarlarının dili olsa da konuşabilseler.
Kim bilir ne acıları, ne çileleri anlatırlardı bize.
Harem’siz Çağdaş, Laik, Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı bir neslin yetişmesi için sonuna kadar direneceğiz.
Yaşasın Cumhuriyet.
Yaşasın Demokrasi.
Nurhayat ŞEN