İçişleri Bakanlığı’nın Sarıyer’de, Belediye Başkanı Şükrü Genç ile belediyede görevli 10 yönetici hakkında verdiği soruşturma izni şu sıralarda ilçe siyasetinin bir numaralı gündem maddesi… Peki bu ne anlama geliyor? Bundan sonra ne olacak? Yoksa birileri bir bardak suda boş yere fırtına mı çıkarmak istiyor yoksa Sarıyer’i gerçekten fırtınalı günler mi bekliyor?
Malum 4483 sayılı yasaya göre Belediye Başkanları’nın ya da meclis üyelerinin yargılanabilmesi için İçişleri Bakanlığı’nın izni gerekiyor, daha alt kademedeki memurlar için ise ilgili kaymakamlık izni yeterli.
Bilmeyenler için hemen hatırlatalım. Sarıyer’de bugüne kadar belediye başkanlığı yapan isimlerin neredeyse tamamı çeşitli suçlardan İçişleri Bakanlığı’nın verdiği soruşturma izinleri sonrası açılan davalar nedeniyle mahkemelerde yargılandı. Hukuki süreçler yıllarca devam etti, bu süreçlerin pek çoğu beraatla sonuçlandı.
Türkiye’de halen yüzlerce belediye başkanı, İçişleri Bakanlığı’nın verdiği soruşturma izinleri sonrası açılan davalar nedeniyle mahkemelerde yargılanıyor. Dolayısıyla Sarıyer’de kıyamet kopartan soruşturma izni verilmesi meselesi, yerel yönetimlerin içinde olan kişilerce bilinen ve adeta rutinleşen bir uygulama. Hele ki muhalefet partilerine ait belediyeler ve yöneticileri için…
Sarıyer’in yakın zamana damgasını vuran eski belediye başkanları Yusuf Tülün ve Sedat Özsoy başta olmak üzere İçişleri Bakanlığı geçmişte neredeyse ilçedeki tüm belediye başkanları hakkında çeşitli gerekçelerle soruşturma izinleri vermiş ve bu kişiler mahkemelerce yargılanmıştı. 1999 yılında dönemin FP’li Belediye Başkanı Yusuf Tülün, bakanlığın verdiği soruşturma izni sonrasında görevini kötüye kullanmak suçlamasıyla belediyenin İmar Müdürü Murat Yılmaz (Bahçeköy Belediyesi Eski Başkan Yardımcısı) ile birlikte İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı. Tülün’ün yargılanmasını sağlayan kişi ise Hamdiye Arici isimli bir vatandaştı. Tülün mahkemede bizzat ifade vermişti.
2008 yılında da AK Partili Belediye Başkanı Yusuf Tülün ile kendisinden önceki ANAP’lı Başkan Sedat Özsoy hakkında İçişleri Bakanlığı yine “görevi kötüye kullanmak suçundan” soruşturma izni vermişti. İçişleri Bakanlığı, Tülün ile Özsoy’un dışında Sarıyer Belediyesi’nde görevli 7 üst düzey belediye bürokratı hakkında da soruşturma izni vermişti. Gerekçe Acarlar Sitesi’ndeki kaçak yapılaşmaya göz yummak. Bunun dışında Sarıyer’deki diğer belediye başkanları da pek çok kez çeşitli suçlardan mahkemelerde hakim karşılarına çıkmıştı.
Kısaca bugün Sarıyer’de üzerinde kıyamet kopartılan soruşturma izni verilmesi meselesi ilçe siyasetinin hiç de yabancı olduğu bir durum değil. Dönemin ANAP’lı Bahçeköy Belediye Başkanı Muzaffer Altunsoy da yine soruşturma izni verilmesi sonrasında Sarıyer Asliye Ceza Mahkemesi’nde çok sayıda davadan yargılanmıştı. Altunsoy pek çoğundan da beraat etmişti.
Yani burada asıl önemli olan bakanlığın verdiği soruşturma izni değil, sonrasında açılacak olası davaların niteliği ve mahkemelerin vereceği kararlardır. Sarıyer siyasetinde şu sıralarda yapılan propaganda hukuki olmaktan çok siyasi. Çünkü ortada henüz açılmış bir dava, hazırlanmış bir iddianame bile yok.
Peki İçişleri Bakanlığı’nın Sarıyer’de yürüttüğü soruşturma sürecinde neler yaşandı, ayrıca hangi belediyeler soruşturuldu?
İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı soruşturma; 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETO’nun belediyelerden sorumlu imamı olduğu iddiasıyla tutuklanan Erkan Karaaslan’ın belediyelerden aldığı ihalelerin incelenmesi için yapıldı. Ancak incelemeler daha da genişletilerek Sarıyer’de 2013-2014-2015-2016 yıllarına ait 4 yıllık tüm ihaleleri kapsadı. Başta Sarıyer olmak üzere İstanbul’daki CHP’li çok sayıda belediye için başlatılan soruşturma, bakanlıktan gelen müfettişlerce yapıldı. Müfettişler, Avcılar Belediyesi’nin kendilerine tahsis ettiği binada yaklaşık 50 gün boyunca incelemelerde bulundu. Sarıyer Belediyesi’ne ait binlerce ihale dosyası müfettişlerin incelemesi için çuvallar içinde Avcılar’a gönderildi. Müfettişlerin istediği binlerce ihale dosyası Sarıyer’den resmi araçla Avcılar’a ulaştırıldı. Ayrıca soruşturma kapsamında olan diğer CHP’li belediyeler de çuvallar dolusu ihale evraklarını Avcılar’daki müfettişlere tahsis edilen binaya gönderdiler.
2 mülkiye müfettişi yaklaşık 2 ay süren titiz çalışma sonrasında Sarıyer Belediyesi’ne ait binlerce ihale dosyasını tek tek inceledi. Müfettişler; 2013-2014-2015-2016 yıllarına ait çuvallar dolusu binlerce dosyayı didik didik etti. Ve inceleme sonrası 4 ihale dosya hakkında rapor hazırlandı. Bu ihalelerden 2’si üst limiti 2016 yılı itibariyle 53 bin lira olan 22 /d kapsamındaki Doğrudan Temin, diğerleri ise 21 /f kapsamına giren Pazarlık usulü 2 ihale hakkında. 4 yıl boyunca yapılan binlerce ihale dosyasının incelenmesinden sonra haklarında rapor tutulan 4 ihaleyle ilgili yapılan usul ve işlem hataları müfettişlerce rapor haline getirildi. Müfettişlerin incelediği söz konusu dosyalarda Belediye Başkanı Şükrü Genç’in doğrudan imzası ve sorumluluğu olmasa da belediyenin en üst amiri olması nedeniyle soruşturma izni verilmesi istendi.
Sarıyer Belediyesi’nin 4 yıl boyunca yaklaşık 1 trilyon (eski parayla 1 katrilyon) bütçesi bulunurken müfettişlerin usul ve işlem hatası buldukları dosyalardan birinin sadece 27 bin liralık olduğu görüldü.
Müfettiş raporlarına yansıyan dosyalardaki eksikler ya da usul hataları nedeniyle ilgili memurlar ya da belediye yöneticileri hakkında dava açılıp açılmayacağına elbette Cumhuriyet Savcılığı karar verecek. Soruşturmayı yürüten savcılık bu konuda “görevi ihmal”, “görevi kötüye kullanmak” gibi suçlar ya da başka bir suç kapsamında dava açabilir, isterse de açmayabilir. Bu konuda karar tamamen bağımsız Cumhuriyet Savcısı’nın takdirine bağlı. Bu konuda yorum yapmak ya da savcının kararını etkileyecek yönlendirmelere yeltenmek suçtur ve yargı bağımsızlığına saygısızlıktır. Bu yüzden Sarıyer siyasetinde konuyla ilgili yapılan tüm yorumlar ve propagandaların hukuka gölge düşürecek türden olmaması gerekiyor. Özellikle sosyal medyada ve bazı internet siteleri üzerinden başlatılan propagandalar yargı bağımsızlığını ve soruşturmanın selametini etkileyecek türden olması durumunda savcılık bu konuda re’sen ya da şikayete bağlı olarak soruşturma da başlatabilir .
İçişleri Bakanlığı’nın verdiği soruşturma izni kararını; sanki suç sabitmiş gibi görmek, belediye başkanı ya da belediye çalışanlarını daha şimdiden suçlu ilan etmek, vicdanı ve ahlaki olarak büyük bir hata olacaktır. Zira kişilerin suçlu olduğuna bağımsız mahkemeler karar verecektir. Daha dava açılıp açılmayacağı belli olmayan, iddianamesi bile ortada olmayan bir süreçten siyasi zaferler elde etmeye çalışmak Sarıyer siyasetinin çıtasını düşürmekten öteye gitmez. En doğrusu bırakın yargı süreci bağımsız bir şekilde doğal akışı içinde işlesin. Yargı bu konuda en doğru ve sağlıklı kararı verecektir. Çünkü asıl olan çoğu kez siyasi yelpazenin etkisinde kalarak yorumlara dayalı hazırlanan müfettiş raporları değil, olaya son noktayı koyacak mahkeme kararlarıdır.
(Sarıyer Gazetesi)