Sarıyer Times ve Sarıyer Gözlem yerel haber sitesinden CHP içinde siyaset yaptığımız Sarıyer Times’tan Mustafa Balcı ve Sarıyer Gözlem’den İsmail Aydın olarak Sarıyer’de siyasetin nasıl şekilendiğini, önümüzdeki süreçte CHP’de yaşanacak olan delege seçimlerini, ilçe kongre sürecinde adayları, ekiplerin çalışmalarını, delegelerin tercihlerini, duayenlerin yaklaşımlarını haber sohbet şeklinde yazı dizimizle sizlerle paylaşıyoruz. Bu kongre sürecinde CHP’sinde adayların, üyelerin ve delegelerin sesi olalım istedik ilk sohbeti kendi aramızda yaptık. Daha sonraki sohbetlerimizde ise sürpriz katılımlarla yazı dizimiz devam edecek.
2 yazar, 2 siyasetçi olarak birbirimize sorular sorduk, şimdilik fazla derine hatta hiç derine inmedik, yani zülfiyare dokunmadık.
İsmail Aydın : Sarıyer siyaseti kör, sağır ve topal gidiyor. Kör gidiyor; siyaseten yaşananlar ortada, herşey görünür halde, fakat kimse gördüm demiyor. Sağır gidiyor; herkes o kadar çok şey konuşuyor ki doğrusu ile, yalanı ile, saptırması ile, insanlar duymuyorlar. Duyanlarda cevabını vermiyor. Bu bir gelenek haline gelmiş durumda. Böyle olunca da herşey aksayarak gitmiş oluyor. Yani siyaset topal kalıyor. Bilinçli aksaklık çıkaranlar siyasetin yaratıcı ve faydalı tarafına balta vuruyorlar bir nevi.
Mustafa Balcı: Sen parti okulunda görev yapıyorsun, oradaki düzen, anlattıklarınız ve çalışmalarınız ilçeye döndüğünüzle başka şekil alıyor mesela. Ülke geneline de baktığınızda Millet Vekillerinin yaptığı siyaset, genel merkezin yaptığı siyasetin ilçelerce anlaşılmaması, yürütülmemesi nasıl oluyor peki?
İsmail Aydın : Parti okulunun vermiş olduğu, siyasette bir kurumsallık katmak. Partinin geçmişini, tarihi sorumluluğunu, sosyal demokrasi ilkelerini ve günümüz koşullarını partililere aktarmaya çalışıyor parti okulu. Tabiki eksiklikler var, yeterli değildir. Ama yine de alanda bunları siyasi duruş sergileyerek hayata geçirenleri bulmakta zorlanıyoruz. Önemli olan bunların alana yasıması.
İsmail Aydın : Siyasi Kurumsallık konusunda Parti Okulu yeterli mi?
Mustafa Balcı: Yeterli değil, Parti Okulu 50 yaş üstü olmamalı. Büyüklerimizden duyduğumuz geçmiş deneyimerde parti okulunun gençlik kollarından oluştuğunu anlatırlar. Bugün gençlik kollarının parti eğitimi yok. Geçmişte Sarıyer’de ocaklar varmış ve burada eğitimler verirlermiş. CHP Sarıyer ilçe teşkilatında siyasi eğitimler verilirmiş. 80 dönemine geçinlince illegal çalışma yapanlar parti içinde görev almaya başladı, partinin içinde yer aldılar, partinin kanallarına yerleştiler. O zaman ki kadro halen daha aynı bilinç ve siyasi kültür içinde yaşamını devam ettiriyor bugünde. Abilerimize baktığımız zaman siyasi yapının nasıl olduğunu yanlarında bulunarak öğrendik, şimdi bu yapı yok. Gençler partide yok veya yetersiz. 80-90 lardan sonra gençlerin siyaset yapmaması, gezi de yaşanan kıvılcım ve son dönemde hayır çalışmalarında 16 .18. 20 yaşlarının aktif olmaları ile biraz kıpırdanmalar başladı. Fakat biz CHP olarak yine yararlanamadık bundan. Ana temeller, yapı, belli bir yaş grubunun üstüne kurulu. Sarıyer’de genç insanın siyaset yapması görev alması lazım. 18 yaşında genç var ,35 yaşında da genç var, gençlik kolu seçimi yapsan ki bunu gördük 30 yaş üstü aday oluyor. Öyle ki 42 yaşındasın sen, zaman zaman seni bile genç olarak kabul ediliyorsun, çoluk cocuk sahibisin ve gençler 24 yaşında askerden gelmiş, evlenmiş, bir çocuk sahibi olmuş bu insan genç kabul ediliyor. Şirket sahibi olmuş, işini kurmuş, esnaf olmuş genç sayılıyor. Bu siyasi kısır döngü neden kaynaklanıyo? CHP içindeki hırslar, her yaşın kendi sendromundaki yönetme alışkanlığı, ben adayım hastalığı ile hiç bir şekilde kendi abilerimiz gençliğe veya bize dahi yer açmadı.
İsmail Aydım : Aslında bir gelenek var. O dönemden gelen “sadece ben bilirim” benim dediğim olur” “ben yaparsam en iyisini yaparım” geleneği.
Mustafa Balcı: CHP bir aile yaşlı ablalar annemiz, abiler babamız aynı ekol burda devam etsin, o konuşurken sen sus, çalışma yapma, CHP de bir duruş var fakat sıranı bekle diyor.
İsmail Aydın: Yani Abi, Abla var, Kardeş yok paritide.
Mustafa Balcı: Önümüzde bir süreç var, Sarıyer CHP’yi konuşurken kazanılmış dönemden bahsediyoruz. 20 yıl sonra yerelde iktidarı aldık ve şuan da ikinci dönemi yaşıyoruz. Ben de bu dönemde meclisteyim. Mecliste sıkıntılar yaşıyoruz, siyaseten de sıkıntılar yaşıyoruz. Hem CHP de, hem genelde sıkıntılar var, sorunlar var, sorunlar halledilmiş değil, dışarda her şey sütliman görülebilir ama her şey süt liman değil. Hataların ne olduğunu görüyoruz, müthiş başarılar var, Şükrü Genç’in ikinci dönemi İstanbul’da ve Türkiye’de en başarılı belediyelerden biri durumunda, hataları söylüyor muyuz, söyleyemiyoruz. Hataları söylememiz için birilerinin kabul etmesi ve dinlemesi lazım. Benimde yanlışlarım olabilir, birilerininde yanlışları olabilir, herkes doğru değildir bu mümkün de değil. Ortak payda da güzel çalışmalar çıkıyor, yeterli mi yetersiz. 2. Dönem olduğu için benim istediğim olsun her şeyi ben kontrol edeyim havası Sarıyer CHP’nin önünü tıkıyor.
Seçim süreci yaşayacağız, delege seçimlerine bakıyoruz, yıllardır siyaset yapıyoruz, belediye kimi aday gösterecek? İlçe başkanlığına kimi aday gösterecekler, kimse ben bu işte yokum karışmıyorum diyemez. Mahallerde ne kadar siyaset yapsanızda bir çelişki doğuyor, gelecek olan ilçe başkanının yaşayacağı seçim sürecine baktığınız zaman önemini bilmiyor. Zayıf insan olursa dışardan yönlendirilecek ve “kontrollü başkanlık” olacak, bu çok kötü bir durum olur. Burada bir seçim süreci yaşanacak, bilinçli bir yönetim olması lazım, bugün insanlar yogunum diyor. Mehmet Deniz başkan yorgunum diyor. Ne yaşadık ki? Evet, hayır seçimi yaşadık, Haziran ve Kasım seçimleri yaşadık, geleceğe baktığımız zaman seçilecek ilçe yönetimi 8 tane seçim yaşayacak ve görecek, kendi seçimlerini görecek, İl başkanlığı, kurultay, meclis ön seçim, yerel başkanlık adaylık süreci, yerel seçimler, millet vekilleri ön seçimi, genel seçim, 2 turlu başkanlık seçimi görecek, bu 8 seçim de başarılı çıkacak. Nasıl olacak bugünkü selficiler gibi bir yönetim mi bunları gerçekleştirecek? Ancak profesyonellerden oluşmuş bir ilçe yönetimi olması lazım.
İsmail Aydın : Önce teoriyi oturtmamız lazım, ne istiyoruz demeliyiz? Gerçek anlamda ne istiyoruz, kriterlerimiz neler, çerçevemiz nedir? Biz aday ararken bunları masaya koyalım. Hep beraber kazanmak istiyor muyuz. CHP 20 yıl sonra seçimi kazandı sonra ikinci defa kazandı. Halkta karşılığını buldu oyunu çoğalttı. 3. Dönemi de kazanmak istiyor muyuz? Örgütün tamamını kazanmak istiyor muyuz? Bunları ortaya koymamız gerek.Hiç kimse inkar edemez, bugün örgüt dağılmış durumda, güvensizlik had safhada, kimin kapısını çalsan sen niye geldin, kendin için mi oy istiyorsun diyor. Biz seçilirsek parlementer sisteme geri döneceğiz diyen adayın kazanmasını sağlamak bunu sağlarken örgütün bütününü işe dahil etmek gerek. Hep beraber kazan-kazan formülünü hayata geçirmek gerek.
Mustafa Balcı: Peki CHP Hayır çalışmasında başarılı oldu mu?
İsmail Aydın : Bu başarı sadece CHP’nin değil, bazı ortamlarda CHP hiç bir şey yapmıyor derken hiç kimse bir şey yapıyor diyemez dedim. Bir şeyler yapılıyor ama az. Eksik yapılıyor dedim. Başarılı olup olmadığını söylemek için sadece CHP’nin yaptığı çalışmaya bakmak gerek ve bence yetersizdi. Belediyesi ile, ilçesi ile yetersizdi.
CHP’nin burada hayıra çıkan oy oranının tamamını kendisine yazması gerçekçi olmaz zaten. Bunu yaptığımız zaman bir öncekinden ders çıkarmadığımız ve bir önceki seçimde AKP’nin altına düştüğümüz gibi önümüzdeki seçimde de bunu yaşarız. Yerel seçimde 25 bin farkın tamamını biz ilçenin ürettiği siyasetle aldığını düşündük onun etkisiyle kasım seçimlerinde geriye düştük. Tabiki başka bazı gerekçeler var, HDP’ye oy kaydı denebilir ama rakamlar bunun tersini söylemekte. Yani Yerelde CHP’ye verilen oyu elimizde tutmayı başaramadık.
Mustafa Balcı: Evet Hayır da Haziran seçimlerinde güçlü bir HDP var. Kasım da operasyona uğramış bir HDP. Referandumda HDP oylarını düşünüyor muyuz? Artan ve eksileni önümüzdeki seçimde göreceğiz.
İsmail Aydın : Referandum oy oranlarında kaybeden veya kazanan biz miyiz AKP mi? AKP’nin kaybettiği bir şey yok, oy oranı hemen hemen aynı! Diğer seçimlere göre mahalle olarak baktığımızda kendi oylarını kısmen korumamış olduğu biliyoruz. Biz önümüdeki seçime bu referandum sonuçları ile gidersek yanılırız.
İsmail Aydın : Belediyesi olan bir ilçe örgütü olarak, yeterli çalışmayı yürüttü mü, yürütmedi mi? Bunu sana meclis üyesi kimliğinle değil, gazeteci kimliğinle soruyorum?
Mustafa Balcı: Yürütemedi. Neden yürütemedi? Belediyenin desteklemiş olduğu, listesini belediyenin yapmış olduğu bir ilçe kongresi kazanıldı. Bu insanlar kendi partisel güçleri ile gelmediler yani. Böyle olunca da herşeyi belediyeden beklediler. Bunun zararını gördük biz. Belediyeden hayır çalışması yapmasını beklediler, olmadı. 5 bölgeye çadırlar kuruldu ama mahallede siyasi çalışma olmadı. Halk kendi yaşam mücadelesini ve seçim çalışmasını yaptı. Partili olmayan insanların çadırlara gelip nasıl çalıştığını, mahallerde nasıl örgütlendiğini, partisi olmayan insanların nasıl bir mücadele verdiğini gördük.
Bakınız. CHP İlçesi varken dahi, Hüseyin Çoşkun’un kurmuş olduğu 5o kadından oluşan ekip çalışma ordusu 3 ayrı bölgede, yapılan çalışmada mahalleler tek tek taranırken verilen profesyonelce mücadele çalışmasını biliyoruz. Referandum da ise tamamen uzak genel seçimler Haziran ve Kasım dahil olmak üzere yapılmayan bir çalışma görüyoruz. Broşür dağıtarak yapılan çalışmaya çalışma denmez. Çalışmayı 2 seneye bölersin ve süreç içerisinde bunları yaparsın, siyasi toplantılar yaparsın, biz mahalelerde siyasi toplantılar yapmıyoruz ki. Bakınız referandumda bir grup çıktı “Vatansever Sarıyerliler” sen de vardın içlerinde, her yerdeydiler, her ilçeye gittiler, sadece Sarıyer de kalmadılar. Alanı hiç boş bırakmadılar. Yani belediyeden beklemeden de tamamen kendi küçük gurupları ile de nasıl bir çalışma yapılabileceğini herkese gösterdiler.
Bir hata var. Delege seçimlerinde listede olduğu halde kendine oy kullanmaya gelmeyen insanlar var. Delege olduktan sonra kongreye gelmeyenlerde var. Sorumluluk yok.
Mustafa Balcı: Son ne söylemek istersin
İsmail Aydın : Siyaseten insanların güven duyabileceği bir mekanizmayı kurmaya ihtiyacımız var. Siyaset yapmaya ihtiyacımız var, Sarıyer’de muhalefete ihtiyacımız var. Muhalefet yapacak yapının önünün kesilmemesine ihtiyacımız var, eleştirilerden kaçmamaya ihtiyacımız var, bugün kongre sürecine girdik, ayda iki kere yapılan örgüt toplantıları yapılmıyor, kesildi. Niye? Bence eleştirlerden kaçmak için, birilerinin öne çıkmasını engellemek için, bizler bunlardan kaçmamalıyız. Bunlardan kaçtığımız zaman siyaseti tıkıyoruz. Ben her zaman söylüyorum, bir ilçe başkanı Sarıyer ilçesinde yapılan bütün siyasi çalışmaları kendi hanesine yazmalı. Bunu yapabiliyorsa başarılıdır, bir belediye başkanı belediye içinde yapılan çalışmaları ve dışarıda siyasi çalışmalar hepsi kendi hanesine yazabilmeli. Korkmamalı, muhalefetin eleştirilerini de kendi hanesine yazmalı, iktidarı da. Eğer bunu yaparsa hiç kimse onlara sırtını dönemez. Neden? Bugün ilçe başkanıyım. Hatalar eksiklikler olmaz mı? Olur. Sen de gazetecisin yazacaksın bunları, eleştireceksin. Ben insanım hata yapmaz mıyım, yaparım. İlçe veya belediye başkanıyım hata yapmaz mıyım, yaparım. Sen bunu yazdığın zaman ben sana düşman gözüyle bakmayacağım, kılıcımı çıkarıp kesmeyeceğim. Eleştirileri düzeltip daha başarılı olmanın yolunu bulacağım.
Bu dönemde görüştüğüm bütün siyaset yapan belediye çalışanlarına asla delege olmayın diyorum. Neden? Çünkü sen ekmek kazanıyorsun. Belediyenin bu seçim çalışmalarına katılmaması mümkün mü, asla değil. Başkan katılmasa bile mutlaka alt kadroları katılacaktır. Böylelikle belediye delegelerine baskı olacaktır. Neden bu baskıyı yaşasın ki. Hem belediye içinde baskı yaşayacak, hem dışardan bu baskıyı yaşamalarına gerek yok.
Meclis üyelerine gel sen bu mahalleyi ziyaret et diyoruz, çalışma yap olması gereken bu. Ama hepsini, herşeyi yöneticilerin üzerine yıkmaktan bahsetmiyorum. Yönetici adam organize eder, başkan yönetir, örgüt çalışır bu sistemi kurduk mu başarılı oluruz.
Mustafa Balcı: CHP kendi içinde muhalefet olduğu dönemlerde başarılı olmuştur. Çünkü muhalefet örgütü hareketlendirir, kazanımlar sağlar, biz en başarılı olduğumuz dönemlere baktığımızda 7 sene süren Kuzey Platformu çalışmamız var. Kuzey Platformunu yerel seçimlerden sonra meclis üyesi olduğumdan ara verdik, toplantı yapmadık, aradaki boşluğun ne şekilde olduğunu gördük, insanların bir Kulüp havasından normal yaşama döndüklerinde tamamen dışarda kaldıklarını gördük, Oysa ki Kuzey Platformu Sarıyer ve köyler bölgesinde yapılan çalışmalara baktığımızda hiç ummadığımız, çevrede görmediğimiz insanların yıllardan beri 30 bin oy deposu olan bir bölgede insanları bir telefonla her hangi bir yere çağırdığımızda nasıl katılım sağlandığını gördük, evlere gittik sitelerede toplantılar yaptık, bir bu insanlarla görüştüğümüzde CHP bana ulaştı diyor, İnsan kalitesi ve kültürü yani kalibre çok yüksek, Kuzey Platformu’da ne yaptık, Millet Vekili çıkardık, Millet Vekili adayı çıkardık, Mv.Didem Engin, Nilden Beyazıt Postalcı PM üyesi çıkardık, İl yöneticisi çıkardık, bir çok ilçe yöneticisi ve Meclis üyeleri, İl genel, meclis üyeleri ve ben meclis üyesi oldum.
İçerdeki muhalefeti beslemezsen büyüyemezsin, bu muhalefet kırıcı değil yapıcı muhalefetti, Kuzey Platformu toplantı yapıyor toplantıya 300 kişi katılıyor, yemek yok, içki yok, herhangi bir yerde. Bakınız her mahallede iftar yapıyoruz, aynı mahallede ertesi günü açılış yap o kadar kişinin yüzde onunu bulmazsınız, bunun nedeni belediyeyi siyasetin dışına ittik, belediyede birtakım insanların veya Başkan yardımcılarının öne çıkması bir yerde iyi bir yerde kötü, iş yapalım, işimi yapayım, işimi takip edeyim, iş bulayım modundan siyaset yapamıyor tamamen kurum olarak kalıyor, bu sefer öne çıkamıyor. İlginçtir Sarıyer nüfusunun yüzde 10’u belediyede işe girmek istiyor. Yani devlet bitmiş durumda.
İkinci dönemimizde bazı dedikodular duyuyoruz. Bazı sorunlar duyuyoruz, partili ve partisiz kişlerden de duyuyoruz. Sarıyer İstanbul’un en büyük rant bölgesi bunun siyasi yükümlülüklerini yerine getiremiyoruz, çelişkiler yumağı içerisindeyiz, Siyasette Belediyeyi hedef gösterdikleri içinde insanlar sadece oraya yaranabilmek için kendine hedef koyuyor, oysa siyasette farklı yapılarda var. Farklı oluşumlarda var. Farklı hedeflerde var orayı görmüyor, hiç kimse artık ilçede yönetici olmak istemiyor, belediye de bir şeyler yapmak istiyor, ikinci dönemde bunu yaşadık yaşıyoruz. İnsanların birinci isteği iş bulmak çalışmak, işe giremezse o aileyi kaybetmiş oluyorsun, yetkililer hakkında çok kötü sözler söylüyorlar, bu sefer gizli kapaklı kapılar ardında farklı dedikodular üretiliyor, Siyaset belediyenin gerisinde kaldığı için başarılı olamıyor.
İsmail Aydın: Siyaset ekip işidir. Ekipler içinde de, dışarda da hiç bir yapı ekip haline dönüşmeden başarılı olamaz. Belediyesiz ilçe başarılı olamaz, ilçesiz belediye başarılı olamaz. Belediyenin ilçeye, ilçenin belediyeye ihtiyacı var. İcraat ve siyaset kısmı paylaşılacak, güvene dayalı birbirlerini tamamlayacaklar. Bunların ikisinin de örgüte. Örgütün de sahiplenilmeye, güvene ihtiyacı var.
Mustafa Balcı: Bu görüşmeyi haftaya tekrar yapalım, hatta yanımızda misafirlerimiz olsun. İlçe kongresi var, 8 aday var. Bunlarla görüşelim, en azından 3 ciddi aday çıkmasını sağlayalım bu önümüzdeki haftanın gündemi olsun. Bakalım kimler ne yapacak, ne düşünecekler, ne konuşacaklar, nasıl mesaj vermek isteyecekler, hepsi siyasi arkadaşlarımız hemde onları tanıtmış olalım.
Haftaya görüşmek üzere…
Güzel bir sohbet konusu, devamını bekliyoruz. Sarıyer de siyasetin derince ele alınmaya ihtiyacı var doğrusu.
Soylesinizi keyifle ve dikkatle okudum. Bilgi ve yorum aktarmanız çok doğru bir yol. Siyaset çok önemli ve çok büyük sorumluluk yüklüyor. Bu durumda donanım, farkındalık, öz güven ve sürekli eğitim, geniş bir bakış açısı, on yargılardan uzaklaşmak, toparlayici, iletişimi kuvvetli kisiliklerle yönetimi kuvvetlendirmek hedef olmalı. Örgütlenmek, iş bölümü, haberleşmek iletişim,, raporlama ve denetim. Örgütün hantallasmis yapidan kurtulması, dinamik, heyecanlı, birbirini dinleyen, insana inebilecek, proje üretebilecek, sistem kuracak kişilerle daha hızlı yol alabilir diye düşünüyorum. Yönetmek kolay değil. Bu durumda yöneticilerin kişisel yetenekleri de çok
büyük rol oynuyor. Geçmiş yönetimler, yöneticiler artilari, eksileriyle gelecek yönetimlerin rehberidir. Genç, yaşlı. Her kuşağın birbirine ihtiyacı var. Tecrübe çok önemli, yenilikler de o kadar. Siyaset de bir şekilde yaratıcılık, algı ve sahiplenme. Bir sanatkar kadar duyarlı olmak, bir yönetici gibi gerektiğinde elinizi masaya vurmak önemli. Bu ülkenin, duyarlı, çağdaş, hak ve özgürlüklerden yana, insanını kucaklayici,, yol açıcı siyasete ihtiyacı var. Sorumluluklar çok büyük, özellikle Parti’nin.